gece sessiz…
sakin…
soğuk…
camın buğusunda dans eden yağmur damlaları,
yağmur damlalarının akislerinde
genç bir adamın silueti;
yorgun…
dalgın…
boş vermiş…
ve camda
yağmur damlalarının dansına eşlik eden
hatıralar…
yalanlar…
ihanetler…
sevgiler…
sevişler…
ve hatırlanan son yüz!
kulaklarda yankılanan son ses!
hem gelmesi
hem gelmemesi
en çok istenilen kişi!
genç adam:
“keşke burada olsan…
hatta…
olmasan…”
ve yalnızlığın aryasını bozan ani bir kapı sesi!
genç adamın yüzünde derin depremler!
genç adam şaşkın…
hatıralar şaşkın…
hatıralar etrafa savrulmuş…
adamsa
başka boyuta…
kapı ikinciye çalınır;
genç adam yerinden doğrulur,
bitkin adımlarla kapıya ilerler…
bir an duraksar:
– beklenilen mi gelmişti?
yoksa geçmişten bildik bir yüz müydü?
açmalı mıydı kapıyı
yoksa ardında sessizce gidişini mi beklemeliydi,
bilinmeyenin? –
genç adam derin bir nefes aldı hayatından!
bütün bir ömrün yaşanılmışlığını…
bütün bir ömrün yaşanılmışlığı,
kül etti genç adamı…
– açılan kapı gıcırtısı,
kurşun yarasından beterdi şimdi! –
kapı açılır!
ve işte beklenilen kadın!
zamanı durduran o gözler…
bütün bir ömrün tek anlamı…
hatıraların,
tek beyaz yanı…
genç adam:
“hoş geldin bebeğim…
hayatımın anlamı…
hoş geldin…
kusura bakma etraf biraz dağınık…
ben şimdi toplarım;
hatıraları…
aşkları…
ihanetleri…
sevgileri…
sevişleri…
sen biraz beklesen…
şöyle geçip otursan…
sen de derin bir nefes alsan hayatından…
ben etrafı toplasam…
– biraz toparlansam…-
olmaz mı?”
genç kadın:
“sence yeter mi sınırlı zamanlar
iki kişilik bir öykü yazmaya
ya da
yazılanı oynamaya?
ya da
doğrulup harabelerin altından
yıkıntıları temizlemeye?
üzgünüm…
benim ne böyle bir öykü yazmaya
ne yazılanı oynamaya
ne de doğrulup harabelerin altından
yıkıntıları temizlemeye gücüm yeter!”
ve ikisi de sanırsa
söylenilmeye değer bulunabilecek
pek fazla bir şey kalmamıştır artık
aralarında…
genç kadın yerinden kalkar;
belki son bir bakıştır asıl hatırlanacak olan!
kadın yüzünü adama döner;
ölen bir kadın vardır
gözbebeklerinde adamın…
ve
ölen bir adam,
gözbebeklerinde kadının…
kadın dokunsa adama
ya da
adam dokunsa kadına
ikisi de külleşebilir mi bir an önce bu yangında?
kadın kapıya ilerler;
– eşikte nöbettedir depremler! –
kadın topuklarını
vu
ra
vu
ra
geçer eşikten!
merdivenlerde ayak sesleri…
ve
az sonra gıcırdayarak açılacak olan
sokak kapısına uzanır eli…
ve ölebilirdi adam
isteseydi kadın,
sırf o el uğruna!
sırf o elin,
tekrar
açması
uğruna
kapıları…
eğer isteseydi kadın…
şimdi
bir başına bir adam,
salonun ortasında…
bir başına bir kadın,
cemreli sokakta…
adam,
bir başına salonun ortasında…
kadın,
bir başına cemreli sokakta…